Stefan Zweig (28 Kasım 1881 – 22 Şubat 1942), Avusturya-Macaristan kökenli bir yazar ve gazeteciydi. 1920’lerden 1930’lara kadar edebiyat dünyasında büyük başarılar elde etmiş olan Zweig, o dönemin en çok çevrilen ve en tanınmış yazarlarından biriydi.
Stefan Zweig Kimdir?
Stefan Zweig, 28 Kasım 1881 tarihinde Viyana’da hayata gözlerini açmıştır. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak büyüdü ve genç yaşından itibaren özenle eğitildi. İngilizce, Latince, Yunanca, Fransızca gibi dilleri akıcı bir şekilde konuşabilen Stefan Zweig, edebiyata ve şiire ilgi duymaya başladı.
Üniversite yıllarında yazmaya daha fazla önem verdi ve Neue Freie Presse gazetesinin kültür sayfalarında yazmaya başladı. Burada tanınmış edebiyat çevreleriyle iletişim kurdu ve felsefe eğitimi aldığı için arkadaşlarıyla derinlemesine edebiyat sohbetleri düzenledi.
Bu dönemde kendi yazım tarzını geliştiren Stefan Zweig, gazetede yazılarının yanı sıra çeviri romanlar ve kendi şiirlerini de kaleme almaya başladı.
I. Dünya Savaşında Stefan Zweig
Savaş Yıllarında Stefan Zweig, I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte askere katıldı ve üç yıl boyunca savaş arşivinde çalıştı. Savaş görevini şu sözlerle tanımladı: “Övünülecek bir görev olmadığını açıklayayım; ancak Rus köylüsünün bağırsaklarını süngüyle delmekten daha anlamlı buldum.” Bu sözlerle savaşın gerçek yüzünü insanlara göstermeyi amaçladı.
Ancak zamanla, savaşın anlamsızlığını fark etti. Kan, vahşet ve masum çocukların acılarını gördükçe uyanmaya başladı. “Savaşa hazırlanan bütün diktatörler, hazırlıklarını tamamlamadan önce sürekli barıştan bahsederler” diyerek insanları savaşın gerçek yüzünden uzak tutmaya çalıştı.
Edebiyat çevresiyle birlikte birçok yazı kaleme aldı. Savaş deneyimlerini “Yeremya” adlı eserde topladıktan sonra, yazdıkları sayesinde askerlik görevinden muaf tutuldu.
Stefan Zweig’in Yazmaya Bağlanması
Zweig, şehri terk edip Zürih’e taşındı ve savaşı desteklemediğini ve tarafsız olduğunu gazeteler aracılığıyla duyurdu. Savaşın sona ermesinin ardından ülkesine dönüp ilk evliliğini yaptı.
Yazmaya devam eden Zweig, edebiyat dünyasında tanınmış bir isim haline geldi. Ancak savaş karşıtı görüşleri nedeniyle birçok kişinin tepkisini çekti. Sokaklarda yazıları yakıldı ve kendisi ile diğer yazarlar hakkında karalama kampanyaları düzenlendi.
Hitler’in yükselişiyle birlikte Zweig, kara listeye alındı ve ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Londra’ya gitti ve İngiliz vatandaşı oldu. Ancak Hitler’in batıya ilerlemesi nedeniyle Amerika, Arjantin, Paraguay ve en sonunda Brezilya’ya yerleşmek zorunda kaldı.
Depresyon Dönemleri ve İntiharı
Depresyonla mücadele eden Stefan Zweig, uzun süre kronik üzüntü içinde yaşadı ve yazmaya devam etmek dışında hayata bağlanacak pek bir şey bulamadı.
Brezilya’da yaşarken “Satranç” adlı eserini yayımladı. Bu eser, II. Dünya Savaşı’nın yol açtığı ruhsal baskılara maruz kalan bir insanın duygularını ve tepkilerini anlatır. Kitap büyük ilgi gördü ve Zweig’in anlatım yeteneği ile karmaşık psikolojik durumunu insanlara aktardı.
Depresif ruh haline sahip olan Zweig, savaşın milyonlarca insanın ölümüne neden olacağını düşündü ve bu nedenle intihar etmeye karar verdi. Stefan Zweig, ikinci eşi Lotte’ye “Yanıma gelmek istersen, bunu istediğin zaman yapabilirsin” diyerek veronal adlı zehri içti. Eşi de şişede kalan zehri içti. Birlikte evlerinde ölü bulundular.
Stefan Zweig’in intiharı, savaşa karşı yapılan en büyük protestolardan biriydi. Dünyadan, bu karanlık günlerden kaçıp eylemsizliğe koşarak gitmek, insanlıktan umudu kesmeyi göze almaktı.
Ölümünden sonra, en sevdiği yazarlardan Montaigne’nin şu sözü hatırlanır: “En gönüllü ölüm, ölümlerin en güzelidir.”
Stefan Zweig, sadece kitaplarıyla değil, düşünceleri ve duruşuyla da hatırlanan bir yazardı. Kimliğini bulurken yaşadığı buhranı ve insan olmanın temel değerlerine olan bağlılığını özgün bir şekilde ifade etti.
- Acımak
- Yürek Çöküntüsü
- Herkesin Dostu Anton
- Dünün Dünyası
- Bir Kadının Yirmi Dört Saati
- Yarının Tarihi
- Mecburiyet
- Kendileri ile Savaşanlar: Kleist, Nietzsche, Hölderlin
- Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski
- Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy
- Lyon’da Düğün
- Yıldızın Parladığı Anlar
- Karışık Duygular
- Satranç
- Günlükler
- Değişim Rüzgârı
- Calvin’e Karşı Castellio ya da Köleliğe Karşı Özgür Düşünce
- Fouche, Bir Politikacının Portresi
- Tehlikeli Merhamet
- Amok Koşucusu
- Amok
- Balzac, Bir Yaşam Öyküsü
- Magellan
- Freud ve Öğretisi
- Yakıcı Sır
- Ruh Yoluyla Tedavi
- Amerigo
- Mektuplaşmalar
- Buluşmalar
- Rotterdamlı Erasmus, Zaferi Ve Trajedisi
- Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
- Clarissa
- Gömülü Şamdan
- Wondrak
- Korku
- Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Özet
- Olağanüstü Bir Gece
- Benimle Dostluk Zordur
- Kızıl