Kafamda Bir Tuhaflık, Orhan Pamuk‘un 2014’te yayımlanan romanıdır. Roman, ana kahramanı boza ve yoğurt satıcısı Mevlut Karataş’ın bir düğünde görüp aşık olduğu kadına yıllarca mektup yazdıktan sonra yanlış kızı kaçırmasını ve onunla İstanbul’da sürdürdüğü yaşamı konu alır.
Kafamda Bir Tuhaflık romanın arka planında, sokakta kalmamak için inşa edilen gecekonduların ranta dönüşmesi süreci, bu sürecin aile ve şehir kültüründe yarattığı değişiklikler anlatılır. Orhan Pamuk Kafamda bir Tuhaflık’da olaylar bir anlatıcı tarafından üçüncü tekil kişi ile anlatılmış ve romanın çeşitli karakterleri zaman zaman devreye girerek birinci tekil şahıs ile olayları kendi bakış açılarıyla anlatmışlardır.
Kafamda Bir Tuhaflık Kitap Özeti
“Bu, boza ve yoğurt satıcısı Mevlut Karataş’ın hayatının ve hayallerinin hikayesi” diyor bize kitabın ilk sayfasında Orhan Pamuk. Mevlut’un kafasında,kendisinin de bir türlü anlamlandıramadığı bir tuhaflık vardır. Düşünceleri her zaman herkesten farklıdır. Bu tuhaflık çoğu zaman onu insanların gözünde saf kılmaktadır.
1957 yılında Beyşehir’de doğan Mevlut, 1969 yılında on iki yaşına geldiğinde babasının ve amcasının ardından İstanbul’a gider. Orda babası ile birlikte tek odalı bir gecekonduda yaşamaya başlar. Amcası ve babası arsa yüzünden sürekli tartışmaktadır. Amcasının çocukları ve ailesi İstanbul’da tutunmanın bir yolunu bulmuştur ama şans Mevlut’ün babasının yüzüne bir türlü gülememiştir. Mevlut,bir yandan okula kaydolur. Biryandan da babasıyla gündüzleri yoğurt, soğuk kış geceleri ise Boza satmaya başlar.Zaman zaman yorulsa da her şeyi yolunda götürebilmektedir.
Okulda bir gün Ferhat diye bir çocukla tanışır ve birlikte kısmet satmaya başlarlar. Ferhat alevidir ve Mevlut’un kuzenleri onunla arkadaşlık etmesini istemezler. O sıralarda Sağ-sol davaları giderek artmakta ve Alevilerle çatışmalar olmaktadır. Mevlüt bu olaylara bulaşmamaya gayret ederek farklı bir pencereden izler ve taraf tutmaz.
Büyüdükçe okul hayatına adapte olmak,hele darbe olduğu dönemlerde Mevlüt için gittikçe zorlaşır ve liseyi yarım bırakmak zorunda kalır. Ergenliğin de getirdiği bazı durumlarla artık babasıyla da daha az anlaşabilmektedir.Yazları köye babası ile birlikte gitmez.Kendi başına yoğurtçuluğa ve bozacılıpa başlar.Bir yandan ülke gündemindeki olayları takip eder..
Yirmi beş yaşına geldiğinde,babasının sözünü dinlemeyip kuzeni Korkut’un düğününe gider.Orda gelinin güzel gözlü kardeşine görür görmez vurulur. Korkut’un kardeşi Süleyman’dan kızın isminin Rayiha olduğunu öğrenir ve yıllar boyu Rayiha’ya ve onun güzel gözlerine mektuplar yazar.Askerde bile mektuplarını hız kesmeden yollamaya devam eder.
Askerden sonra Süleyman’ın yardımıyla Rayiha’yı kaçırır ama kaçırdığı kızı gördüğünde bu kızın,aşık olduğu kız olmadığını, onun ablası olduğunu anlar. Süleyman kendisine oyun oynamıştır ve Mevlut ne yapacağını bilemez. Sonunda Rayiha ile evlenirler ve Mevlut, Rayiha’ya giderek aşık olduğunu anlar.
Evlilikleri boyunca Rayiha, Mevlut’un en yakını,sırdaşı,hayat arkadaşı olur.Kendisi yanındayken Mevlut’un kafasında bir tuhaflık olmayacağını dile getirir. Mutlu bir evlilikleri, iki kızları olur.Evlilikleri boyunca Mevlut hem bozacılık hem garsonluk yapar.
Bir gece boza satarken Gaspçıların saldırısına uğrayan Mevlut,bozacılığı bırakma kararı alır.Zaten yıllar geçtikçe artık İstanbul sokaklarında kimse boza almamakta;alanlar ise onu türlü saçma sorularıyla şaşırtmaktadır.O andan sonra büfede işe girer ama birkaç yıl sonra orda da işler yolunda gitmediği için ayrılmak zorunda kalır.
Mevlut’un gözlerini görüp vurulduğu;Rayiha’nın kız kardeşi Samiha da yıllar önce Mevlut’un en yakın arkadaşı Ferhat’a kaçmış. O zamandan sonra Mevlut,Ferhat ile görüşmeyi kesmiştir. Kimse Mevlut’un mektupları esas olarak kime yazdığını bilmese de bu durum kendisini rahatsız eder. Üstelik Rayiha’sız bir hayat düşünememektedir. Ama yıllar sonra kader bu iki arkadaşı bir araya getirir ve birlikte Bozacı dükkanı açarlar. Her şey yolunda gitse de Rayiha bir şekilde mektupların kendisine yazılmadığını öğrenir ve yıkılır.Kıskançlık krizlerine ve Mevlut ile tartışmalara başlar.
Üçüncü çocuklarına hamile olan ve bu çocuğu istemeyen Rayiha, çocuğu düşürmeye çalışırken hayatını da kaybeder.O zamanlar otoparkta çalışan Mevlut, çok sevdiği karısını özleyip eve erken gitmeye karar verir ama onu kurtarmak için geç kalmıştır.Mevlut iki kızıyla başbaşa,çaresiz kalır İstanbul’da. Yine sokaklarda bozacılık yapar. Sokaklar onun rahatça düşünebildiği ve düşünceleriyle baş başa kalabildiği tek yerdir.
Yıllar geçip de kızları evlenince çok yalnız kalan Mevlut, arkadaşı Ferhat da ölünce Samiha ile bir şans daha bulur.
Gecekonduları yıkılır, yerine hep birlikte yaşadıkları bir apartman dikilmiştir. Mevlut, yıllar boyu kalbin niyetinin mi yoksa dilin niyetinin mi önemli olduğunu düşünüp durur.Kalbi yıllar önce Samiha’yı niyet etmiş, ama Rayiha ile çok mutlu bir evlilik geçirdiği için dili bunu her zaman reddetmiştir..