İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Âli’nin ikinci romanıdır. İçimizdeki Şeytan, 3 Nisan ve 29 Haziran 1939 tarihleri arasında Ulus gazetesinde bölümler halinde, ardından 1940’ta kitap halinde yayımlanmıştır. Romanda olayların bazı bölümleri Balıkesir’de, büyük bir bölümü ise İstanbul’da geçmektedir. Roman ilk bakışta alışılmadık bir aşk öyküsünü anlatıyor gibi görünse de bunun ötesinde yaşamla ilgili sosyal olgular barındırmaktadır.
İçimizdeki Şeytan Kitap Özeti
İçimizdeki Şeytan üniversiteden arkadaş olan Nihat ve Ömer’in sohbetiyle başlar. Kadıköy’den Köprü’ye hareket eden bir vapurda derslerden, profesörlerden ve arkadaşlarından bahsederler. Vapurdan inmeye yakın Ömer’in gözleri, karşı kanepede oturan genç bir kadına takılır. Ömer kadından o kadar etkilenmiştir ki gidip hemen onunla konuşmak ister, bu niyetle ayağa kalkar. Ona doğru yürüdüğü sırada birinin ona seslendiğini duyar, baktığında bu kişinin uzaktan akrabası olan Emine teyzesi olduğunu görür.
Emine teyzesinin yanında ise az önce gözlerini alamadığı Macide vardır. Emine teyzesi Ömer’i akşam evlerine yemeğe çağırır. Macide, güzel, zeki ve genç bir kadındır. Macide ailesiyle birlikte Balıkesir’de yaşarken, misafir olarak onlara gelen Emine teyzesi, Macide’nin müziğe olan ilgisini fark edince onu İstanbul’a getirmiştir. Macide, altı aydır Emine teyzesi ve Galip amcasıyla birlikte İstanbul’da yaşamaktadır. Aynı zamanda konservatuara devam etmektedir. Bir hafta önce babası ölmüştür ama Emine teyzesi henüz ona söyleyememiştir.
Bu rastlantıda, Emine teyzesi belli etmeden durumu Ömer’e fısıldar. Ömer, bu duruma içten içe sevinir, çünkü bu durumu Macide’ye yaklaşmak için bir fırsat olarak görür. Macide, ilkokula giderken sesini ilk önce müzik öğretmeni Necati keşfetmiş ve onunla yakından ilgilenmiştir. Necati’nin tayini bir başka yere çıkınca da Macide bir süre müzik çalışmalarından uzak kalmıştır. Macide ortaokula başladığında ise yeni müzik öğretmeni Bedri’yle birlikte yeniden müzik çalışmalarına başlamıştır. Aralarında duygusal bir yakınlık
olsa da Macide ve Bedri, bunu birbirlerine hiç itiraf edememiştir.
Bedri başka bir yere atanınca, Macide de Emine teyzesiyle İstanbul’a gelmiştir. Ömer ve Nihat vapurdan indikten sonra, Beyazıt’ta bir kahveye oturup tanıdık birilerinden para bulmaya çalışırlar. Ancak bulamayınca birer simit yiyerek öğle yemeğini atlatırlar ve bir süre bu kahvede oyalanırlar. Ardından gelen şair Emin Kamil ve İsmet Şerif ile birlikte akşam yemeğini ısmarlatacaklarını düşünerek meyhaneye doğru yol alırlar. Ömer meyhaneden çıktıktan sonra Macide’yi görme arzuyla Emine teyzesine gitmeye karar verir. Ancak uğradığında herkesin üzgün olduğunu görünce, Macide’ye babasının ölüm haberinin verildiğini anlar. Macide o gece odasından dışarı hiç çıkmaz. Ömer gece boyunca aynı evdeMacide’yi düşünerek uyur. Sabah olduğunda Ömer, Macide’yi konservatuara bırakır ve akşam gelip alacağını söyleyerek oradan ayrılır.
Ömer heyecanla koşar adımlarla Köprü’ye kadar gelir. Ardından bir akrabasının kendisine bulduğu ve neredeyse hiçbir iş yapmadan para kazandığı işine uğramak üzere daireye gider. Arada bir veznedar Hâfız beyin işlerini halleder ve bugününü de öyle geçirir. Dairede bir süre oyalandıktan sonra Hâfız beyle öğle yemeğine çıkar, ardından Macide’yi almak için yola çıkar. Ömer okulda bir süre Macide’yi aradıktan sonra bulur ve Emine teyzesinin evine doğru birlikte yürümeye başlarlar. Yolda Ömer Macide’ye karşı duygularını
dürüstçe itiraf eder. Macide Ömer’in söylediklerine karşı sessiz kalsa da Ömer’den etkilenmektedir. Ertesi gün buluşmak için sözleşerek ayrılırlar.
Sabah buluştuklarında Macide, okula gitmek istemediğini söyler, Ömer ile birlikte tüm gün dolaşırlar, sohbet ederler. Ömer, Macide’ye içinden geçenleri uzun uzun anlatır, aşkını ilan eder. Macide de Ömer’e karşı hissettiklerini saklayamaz. Artık her sabah Ömer, Macide’yi evinden alıp okula bırakır, akşam okul çıkışı tekrar onu görmeye gider. Ev halkı Macide’nin halinde bir değişiklik olduğunu fark ederler. Macide’ye bir şey söylemeseler de bu durumdan rahatsız olurlar. Üstelik babası öldükten sonra ailesi para gönderemediği için ev halkı içten içe Macide’ye öfkelenir.
Yine bir akşam Macide’nin eve geç gelmesini bahane ederek Balıkesir’e dönmesi gerektiğini söylerler. Duyduğu sözler karşısında Macide daha fazla dayanamaz ve bavulunu hazırlayıp evi terk eder. Sokakta Ömer’in onu beklediğini görünce Macide çok sevinir, olanları anlatınca Ömer onu evine götürür. Sabah uyandıklarında Ömer, ev sahibi olan madama Macide’yi karısı olarak tanıtır, ardından birlikte yemek yemeğe giderler. Ömer para bulmak için daireye gider, Macide ise eve döner. Ömer dairede de herkese evlendiğini duyurur. Hâfız beye de haberi vermek ister ama onun çok üzgün olduğunu görür. Dairede işlerini bitirdikten sonra akşam Hâfız beyle meyhaneye giderler ve burada uzun uzun sohbet ederler. Hâfız bey Ömer’e derdini anlatır.
Kayınbiraderinin hapis cezası aldığını, kefaletle serbest kalmak için kendisinden ısrarla borç istemesi yüzünden dairenin kasasından iki yüz lira çektiğini ve geri yerine koyamadığını söyler ve Ömer’e akıl danışır. Ömer’in aklına bir çözüm gelmez ve eve geç kaldığını söyleyerek meyhaneden ayrılır.
Eve doğru ilerlerken Ömer Macide’yi yalnız bıraktığı için kendini suçlu hisseder. Vardığında Nihat ve Profesör Hikmet’in evin önünde onu beklediklerini görür. Biraz sohbet ettikten sonra Ömer onlara Hâfız beyin durumundan bahseder. Sonra da evlendiğinin haberini verir ve Macide’yi onlarla tanıştırır. Macide geç vakitte gelen bu misafirlerden pek hoşlanmaz ama Ömer’e de hissettiklerini belli etmez.
Sonraki günler Ömer işine gidip gelir, Macide’de konservatuara devam eder. Ancak para konusunda sıkıntı yaşarlar, Ömer’in aybaşında aldığı maaş da yalnızca birkaç gün evin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiştir. Ömer parasızlıktan dolayı iyiden iyiye bunalır. Bir akşam Nihat, Ömer’le konuşmak ister. Paraya ihtiyaçları olduğunu ve veznedar Hâfızı tehdit ederek ondan para alabileceklerini söyler. Ömer, buna çok öfkelenir ve reddeder. Eve dönerken Nihat’ın sağcı örgütlerle ilişkisi olduğunu görür ve bu duruma şaşırır.
Bir akşam Profesör, Macide ve Ömer’i eğlenceye davet eder. Emin Kamil, İsmet Şerif, Nihat ve Hüseyin Beyle karşılaşınca bir masada hep birlikte otururlar. Ömer müzik bitince bir arkadaşına seslenir, o anda Macide neye uğradığını şaşırır. Ömer’in seslendiği kişi Bedri’dir, üstelik Ömer’in Bedri’yle akraba olması Macide’yi ikinci kez şaşırtır. Bedri onlara, ablasının hasta olduğunu İstanbul’a geldiğini ve burada öğretmenliğe devam ettiğini anlatır. Ömer de Macide’yi ona karısı olarak tanıtır. Bedri, hem Ömer’i hem de Macide’yi tanıdığı için onları evlerinde de ziyaret etmek ister.
Bu ziyaretler sırasında, Ömer ve Macide’nin paraya ihtiyaçları olduğunu anlayan Bedri, onlara sık sık yardım etmeye başlar. Bu durumdan en çok Bedri’nin ablası rahatsızlık duyar. Bir akşam eve gelen Ömer, Macide ve Bedri’yi baş başa otururken gördüğü için sinirlenir ve Bedri’yi kovar. Ancak daha sonra bu yaptığından pişman olur ve Bedri’den özür dilemek ister. Ömer’in yaşadığı parasızlık, onu iyice bunaltır. İstemese de tehdit ederek Hâfızdan para alır, ancak daha sonra bundan pişmanlık duyarak parayı Nihat’a verir.
Bu sırada Nihat sağcı örgütlerinden arkadaşlarıyla sık sık Ömer’i ziyarete gelir, Macide bu durumdan çok olur ancak sesini çıkarmaz. Profesör, Macide ile Ömer’i bir tiyatro oyununa davet eder, Nihat ve Bedri de oradadır. Oyun bittikten sonra hep birlikte dışarı çıkarlar, bu sırada Ömer üniversiteden arkadaşı olan Ümit’e rastlar. Hep birlikte gazinoya giderler, Ömer burada Macide’yle hiç ilgilenmez, sürekli Ümit’le sohbet eder. Bu arada Macide’nin yalnız kaldığını fark eden Profesör onunla ilgilenmeye çalışır, İsmet Şerif de tuvalete gittiği sırada Macide’yi rahatsız eder. Macide tüm bu olanlardan dolayı Ömer’i suçlar ve ondan uzaklaşır.
Ertesi gün Ömer işe gittiğinde Macide akşam yaşadıklarını düşünür ve Ömer’e ondan ayrılmak istediğini belirten bir mektup yazar. O sırada Bedri telaşlı bir şekilde gelir ve Macide’ye, Ömer’in tutuklandığını haber verir. Aynı zamanda Nihat ve arkadaşları da tutuklanmıştır. Bedri ertesi gün, Macide’yi de alarak Ömer’i ziyaret eder ancak Ömer, Macide’ye çok uzak davranır. Soruşturma sürdüğü için, Bedri ve Macide yalnızca haftada iki defa Ömer’i ziyarete giderler. Ancak bir gün yine ziyarete gittiklerinde gardiyan, Ömer’in yalnızca Bedri’yle görüşmek istediğini bildirir, Macide buna şaşırsa da kararlaştırdıkları bir
yerde Bedri’yi bekleyeceğini söyleyerek oradan ayrılır.
Ömer, Bedri’ye tüm pişmanlıklarını anlatır. Macide’ye ne kadar haksızlık ettiğini, onu nasıl yalnız bıraktığını ve bundan sonra ne yapsa bunların hiçbirini düzeltemeyeceğini söyler. Ömer Bedri’ye, Macide’yi ona emanet ettiğini ve hayatlarından çıkacağını söyler. Bu sırada gardiyan, Ömer’e tahliye kâğıdını getirir, Ömer ve Bedri birlikte oradan çıkarlar, sokakta sarılarak birbirlerine veda ederler. Bedri, onu bekleyen Macide’nin yanına varır ve olanları anlatır. Macide bu duruma şaşırır, çünkü kendisi Ömer’den ayrılmak için Ömer’e mektup yazmıştır. Bu sırada Bedri, Macide’ye duygularını anlatır ve onunla yaşamak isteyip istemediğini sorar. Macide Bedri ile yaşamayı kabul eder. Birlikte yürürlerken, Macide bir ürperme hisseder, arkasına baktığında on beş yirmi adım uzaklıkta Ömer’in olduğunu görür. Ömer’e son kez baktıktan sonra Bedri’yle yürümeye devam eder.