Balıkçı ve Oğlu eseri ünlü müzisyen ve yazar Zülfü Livaneli tarafından 2021 yılında yazılmıştır. Balıkçı ve Oğlu 140 sayfalık romandır. Roman Bodrum’da yaşayan ve geçimini balıkçılıkla sağlayan Mustafa ile karısı Mesude’nin en değerli varlıkları, oğulları Deniz’i, denizde yitirmelerinin ardından, denizin bir hediye gibi onlara sunmuş olduğu göçmen Samir bebeğin hikayesi yer almaktadır.
Balıkçı ve Oğlu Kitap Özeti
Balıkçı ve Oğlu Ege’nin bir kasabasında yaşayan Mustafa adlı bir balıkçının hayatını anlatıyor. Balıkçılık mesleği Mustafa’ya babasından yadigâr kalmıştır. Mustafa iyi yürekli, vicdanlı bir kişiliğe sahip kendi halinde biridir. Ekmeğini balıkçılıkla kazanır. Tüm hayatı denizle iç içedir. Mustafa diğer balıkçılara göre doğaya karşı daha duyarlı ve sevecendir. Ekmeğini buradan kazanmasına rağmen bazen öyle anlar geliyor ki balıklara merhamet edip onları denize salar. Bu özelliği takdire şayan bir şekilde tasvir edilmiş.
Denizle iç içe bir hayat süren Mustafa çocuğu Deniz’i denizde boğulmuştur. Bu olaydan sonra içine kapanmış, kendi halinde biri olmuştur. Bu duruma üzülen Mustafa’nın arkadaşları onu çoğu zaman gece eğlencelerine çağırırlar, Mustafa bu eğlencelerde de yine sessiz içine kapanıktır. Mustafa her gün sabah erken saatlerde denize açılır, kendini Ege’nin eşsiz denizine, doğasına bırakır. Ruhunu doğanın sessiz huzurlu halinde dinlendirir.
Yine denize açıldığı günlerden bir gün teknesine sert bir şeyler yanaşır bu suyun yüzeyine çıkmış bir kadındır, Mustafa şok geçirir. Bu kadını jandarmaya teslim etmek için teknenin içerisine alır. Tekrar yol alır yine aynı durumla karşı karşıya kalır, bu kez de bir erkek cesedidir, bunu da alıp tekneye bırakır.
Bu duruma şahit olunca muhtemelen göçmenlerin botu batmıştır bu cesetler o yüzden su yüzeyinde diye düşünür. Bu düşüncelere dalmışken bu kez de bir bebek su yüzeyindedir. Bunu görünce içi daha çok parçalanır. Çocuğun yaşayıp yaşamadığından emin olmak için teknede yiyecek bir şey arar ve çikolata bulur. Bu çikolatayı çocuğa verir, çocuk bunu süt gibi emmeye başlayınca Mustafa çok mutlu olur. Onu kurtardığı için sevinir.
Mustafa çocuğunu denizde kaybettiği için evlat hasreti çekmektedir bu yüzden bu çocuğu saklayıp evine götürme planı yapar. Jandarmalara kadın, erkek cesedini teslim eder, daha sonra evine gider. Eşi bebeği görünce şaşırır, Mustafa eşine durumu anlatır. Eşi önce mutlu olur daha sonra bu durum fark edilirse başlarının belaya gireceğini söyler. Mustafa çocuk hasretinden bu dediklerini dinlemez. Eşiyle konuştuktan sonra savcıya bu cesetlerden dolayı ifade vermeye gider, ifadeyi verip acele şekilde eve döner. Eşi Mesude çocuğa kendi çocuğu gibi bakar.
Gel zaman git zaman çocuğu nereye kadar bu şekilde saklayabileceklerini Mesude eşine sorar. Mustafa çocuğu verme niyetinde değildir. Bu düşünceler içinde kıvranırlarken onların bu durumu ile ilgili köyde bir dedikodu yayılır. Bu durum savcılığa kadar duyulur. Çocuğun annesi yaşıyormuş ve çocuğunu sorup duruyordur bu durum üzerine Mustafa savcılığa çağrılır. Mustafa telaşlanır. Savcılığa gittiğinde de dikkat çekici hareketler sergiler.
Bebeği görmediğini söyler ve hızlıca eve döner. Mesude artık işin çıkılmaz bir hal aldığını söyler, çocuğu annesine teslim etmeliyiz der. Mustafa hayır diye diretir. Aralarında büyük bir kavga olur. Mustafa eşine sen de kadın olaydın da bana çocuk vereydin der, bunu duyan karısı çok kırılır. Mesude annesinin evine gider. Mustafa bu dediklerinden dolayı çok pişman olmuştur. Mesude evlat hasretinin ne olduğunu bildiği için çocuğu hastanede annesine teslim eder. Bu durum üzerine Mustafa hapse gider. Suçsuzluğu avukatın çabası ile açığa çıkar, serbest bırakılır. Mustafa ile eşi hala konuşmazlar. Evde yalnız yaşar.
Bir gün Mesude annesinin evinde otururken resmi bir araçla birkaç kişi gelir. Merakla dışarı çıkar. Gelen bu kişilerin gelme sebebi bir zamanlar sahiplendikleri Samir bebekle ilgilidir. Samir bebeğin annesi çocuğuna bulunduğu göçmen şartlarından dolayı iyi bakamayacağını bundan dolayı çocuğunu Mesudelere vermek istediğini söyler. Mesude gelenlerden bu durumu öğrenince çok mutlu olur. Hemen eşi Mustafa’nın yanına gider durumu anlatır. Mustafa da çok mutlu olmuştur. Beraber çocuğu almaya giderler. Bu olaydan sonra mutlu mesut bir şekilde hayatlarını sürdürürler.