Ay Işığı Sokağı, Avusturyalı yazar Stefan Zweig tarafından 1922 yılında yayımlanmış olan bir kısa hikayedir.
Ay Işığı Sokağı Kitap Özeti
Anlatıcı, Fransız limanına yanaşan genç bir Alman’dır. Gemi geç bir saatte demir attığı için Almanya’ya giden treni kaçırır. Böylece, ona yabancı olan bu şehirde bir gece geçirmek zorunda kalır. Küçük şehrin sokaklarında gece vakti yürürken, bir kadının Weber’in Der Freischütz’ünü söylediğini duyar. Fransız bir şehirde kendi ana dilini duymak, genç adamı çeker ve sesin kaynağını bulmak için takip eder. Sonunda aradığını bulur: ses küçük bir bar benzeri genelevden gelmektedir.
İçeri girmeye çalıştığında, aniden içeriyi gözetleyen garip bir adam görür. Adam onu görür görmez kaçar. Anlatıcı içeri girer ve masalardan birine oturur. Gece yarısıdır ve bardaki tek misafir odur. Yorgun ve bezgin bir fahişe yanına gelir ve Alman aksanıyla içki siparişi verir.
Genç adam, barın bu cüretkâr atmosferi ve umursamaz, yorgun fahişeden rahatsız olur, ayrılmaya karar verir. Ama aniden, fahişe canlanır ve kapıya bakarak kahkahalar atar, kaçan adam yeniden oradadır. Fahişe adamı küçük düşürür ve anlatıcıya sokularak onu kıskandırmaya çalışır. Anlatıcı, adam için üzülür ve fahişenin acımasızlığına dayanamaz, bu yüzden ayrılmaya karar verir. Labirent gibi sokaklarda otelini bulmaya çalışarak ay ışığında yürürken, aniden bir adamın yardım teklif ettiğini duyar. bu, barda gördüğü adamdır. Oteline birlikte yürürken, garip adam hızla konuşmaya başlar.
Fahişenin karısı olduğunu ve bencilce davrandığı için kendisini terk ettiğini, onu geri kazanmak için tüm servetini harcadığını söyler. Adam, anlatıcıdan karısıyla konuşup onu geri dönmeye ikna etmesini ister. Anlatıcı şaşkına döner ve adamın isteklerine karşılık vermez. Garip adam konuşmaya devam eder ve onu başka erkeklerle görmeye dayanamadığını, onu orada sağ bırakmayacağını söyler. o gün aldığı bıçaktan bahseder.
Ertesi gün, anlatıcı barı bulmaya çalışır, ancak sokaklar gündüz vakti ona oldukça yabancı gelir. Ama gece trenine gitmek üzere otelinden ay ışığında çıktığında, birden barın olduğu sokağı fark eder. Adam yine barın önündedir. Adam anlatıcıyı görünce ona işaret eder. Bu, anlatıcıyı endişelendirir ve gece trenini kaçırmak üzere olduğu için, barı ve sokağı aceleyle terk eder. Son anda, adamın elinde gümüş renginde bir şeyle kararlı bir şekilde bara girdiğini görünce tereddüt eder.